1 Mart 2025 04:16
/
Güncelleme: 07:16

"Asgari ücretlinin ve emeklinin halinden anlamak isteyen oruç tutsun"

Ramazan ayı başlarken İzmir’de görüştüğümüz yurttaşlar mevcut koşullarda ramazan sofrası kurmanın lüks, iftara misafir davet etmenin ise imkansız hale geldiğini belirtiyor.

"Asgari ücretlinin ve emeklinin halinden anlamak isteyen oruç tutsun"

Fotoğraf: Roman Diyalog Ağı

Emirhan Durmaz
emrhn99@icloud.com


İzmir – Türk-İş’in ocak 2025 raporuna göre açlık sınırı 22 bin 131 lira olurken, asgari ücret şimdiden açlık sınırının altında kaldı. Aynı rapora göre yoksulluk sınırı ise 72 bin 88 liraya ulaştı. Ramazan ayı başlarken İzmir’de görüştüğümüz yurttaşlar mevcut koşullarda ramazan sofrası kurmanın lüks, iftara misafir davet etmenin ise imkansız hale geldiğini belirtiyor. Öte yandan Diyanet İşleri Başkanlığının ‘Emeklilere fitre verilebilir’ fetvasını sorduğumuz emekliler ise konuyu “malumun ilanı” olarak yorumluyor.

"İftar sofrası kurmanın bedeli bin lira"

Buca’da görüştüğümüz bir yurttaş fiyatlardan yakınarak, “Etin kilosu 600 lira, tavuk 240 lira. Artık ülke olarak etin tadını unuttuk. Sebze desen patlıcan, biber olmuş 90-100 lira. Ramazan pidesi 25 lira. Şu anda bakın abartısız söylüyorum, dört kişilik bir aile için çorbasıyla, yemeğiyle, salatasıyla iftar sofrası kurmanın bedeli tam 1000 lira. Fazlası olur eksiği olmaz. Ailemizle yiyeceğimiz bir akşam yemeği, bir iftar artık lüks hale gelmiş durumda” diyor.

"Eski iftarlar gibi misafir ağırlamak mümkün değil"

Ardından görüştüğümüz Ayşenur ise, “Ben 44 yaşındayım. Biz küçükken iftarlar uzun sofralarda, kalabalık olurdu. Her gün birine gidilirdi akrabalar, komşular… İftarın, sofranın tadı da öyle çıkardı. Berekettir derdik eskiden. Şimdi insanın söylemeye dili varmıyor ama kaçıyoruz birbirimizden. İnsan istemez mi, istiyor ama mecbur yani, mümkün değil. O tablolar şu anda yalnızca televizyon reklamlarında kaldı. Kendimiz bile her gün ne pişirsek derdine düşüyoruz. Gidiyorsun markete neye elini uzatsan elini yakıyor. Kırk defa düşünüyorsun. Hadi diyorsun, bunu aldıysam şunu bırakayım. İnsanlar eskiden pazara, markete falan pazar arabası ile giderdi değil mi? Dikkat edin şimdi çok nadir. Çünkü artık günübirlik, taş çatlasın iki üç günlük alıyor. İki poşet alışveriş yapsa bitti zaten para” diye anlatıyor.

"Kredi kartlarına sarılmış durumdayız"

36 yaşındaki bir İzmir Büyükşehir Belediyesi işçisi ise, “Geçinmek mümkün değil. Elimize geçen para belli. Ben yan haklarla, yemek kartımla mesela kiramı ödeyemem. Buca gibi bir yerde 12 bin lira kira ödüyorum şu anda. O da eski kiracıyım diye. Ev sahibi ben çıktığım anda başkasına en az 20 bin liraya kiraya verir. Mevcut şartlarda kredi kartlarına sarılmış durumdayız. Tam dört tane kartım var. Maaş yattığı anda kartlara gidiyor. Bazen takla attırıyoruz. Borç batağına çekiliyoruz yani. Üç aylık bir çocuğum var, bez, mama masrafı vesaire bile belimizi bükerken yarın bir gün okul çağına geldiğinde ne yapacağız bilmiyorum” diye konuşuyor.

"Emekliyi bu hâle düşürenler utansın"

Diyanet İşleri Başkanlığı geçtiğimiz günlerde “Ramazan ayında emekli maaşı alan birisine fitre verilebilir” açıklaması yaptı. Fitre bedeli olarak ise 180 lira belirlendi. 64 yaşındaki Emekli Selçuk Demir’le emeklilere ilişkin bu açıklamayı şöyle değerlendiriyor: “Bakın bu fetva artık malumun ilanıdır. ‘Biz emekliyi fitreye, zekata muhtaç ettik’ demektir. Başka bir anlamı olamaz. Bizi bu hâle düşürenler utansın. 64 yaşındayım. 8 yaşımdan beri çalıştım. Çalışmadığım sektör kalmamıştır. 50 sene, yarım asır didindim, karşılığında aldığım emekli aylığı 16 bin küsür lira. Bir kere 180 lira ile de karın doymaz, onu geçin. Bugün 180 lirayla bir kişi iftar falan yapamaz. Bunların bütün hesapları yanlış, TÜİK hesabıyla belirlemiş herhalde Diyanet. Ama hadi açıklanan rakam üzerinden konuşalım, oruç bedeli bile 180 lira iken varın gerisini siz düşünün. En düşük emekli aylığı 14 bin küsür lira. Söylüyorsunuz işte bir öğünlük fitre 180 lira. Aile boyu düşünün, günlük üç öğünden hesap et, emekli aylığı da asgari ücret de insanların boğazına bile yetmez. Türküde diyor ya ‘Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana’ diye, tam o haldeyiz. Hani insanlar birbirlerine takılırdı ya ‘Oruç fakirin halinden anlamak için tutulur, sen neden tutuyorsun’ gibisinden. Ona dair hep ‘Daha fakir olanların halinden anlamak için’ diye yanıt verirdik, hep ‘Bu halimize de şükür’ derdik. Şimdi artık hakikaten son raddedeyiz. Ramazan dışında da her gün oruç değilse bile tekne orucu tutuyor millet. Boğazımızdan da kısmaya başladık. Tuzu kuru olup asgari ücretlinin, emeklinin halinden anlamak isteyen oruç tutsun, ama öyle iftarda dört dörtlük sofra kurmasın da hakikaten anlasın insanların ne yaşadığını.”

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Erdoğan-Şimşek programıyla ücretleri açlık sınırının altına inen asgari ücretli işçiler ve emekliler, ramazan ayının ilk iftarını boş sofralarda karşılıyor: “Kırmızı eti zaten görmüyorduk, bu sene orucu açacak zeytin bile alamıyoruz…” Diyanet İşleri Başkanlığı da ‘Asgari ücretliler ve emeklilere fitre verilebilir’ fetvası yayımlamıştı.

İftar sofrasına 1 yılda gelen zam: Yüzde 45

Dört sene içinde güllaça gelen zam: Yüzde 1100

Pideye 2 yılda gelen zam: Yüzde 150

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
1 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et